Miyom Nedir?
Fibroid olarak da bilinen myomlar rahmin kas tabakasından kaynaklanan iyi huylu tümör olarak kabul edilen dokulardır. Myomlar rahmin kas dokusunda sıklıkla hormonal faktörlerin etkisiyle oluşan içerisinde fibröz doku dediğimiz sertleşmiş dokuların bulunduğu düz kas dokusu yumağıdır. Sıklıkla hormonal nedenlerle oluşması sebebiyle üreme çağındaki kadınlarda ortaya çıkar.
Myomlar hangi belirtilere neden olur?
- Asemptomatik (belirti vermeden) seyredebilirler.
- Anormal adet kanamalarına ve adet dışı kanamalara neden olabilirler.
- Adet kanamalarının ağrılı olmasına neden olabilirler
- Myomun bulunduğu bölgeye bağlı olarak mesaneye komşu oluştuğu durumlarda mesane üstüne baskı uygulayarak sık idrara çıkmaya ve idrar kaçırmaya kadar gidebilecek şikayetlere veya mesaneye inen idrar kanallarına bası yaparak böbrek ağrılarına ve böbrek hasarına neden olabilirler
- Yine lokalizasyonuna bağlı olarak rahim arka bölgesinde oluşan myomlar barsaklara baskı oluşturarak zorlu dışkılamaya veya zaman zaman kabızlık oluşmasına neden olabilirler.
- Myom çok büyüdüğü durumlarda pelvik ağrı veya baskı hissi oluşabilmektedir.
- Ağrılı cinsel ilişkiye neden olabilmektedirler.
- Rahim içerisinde yer kaplayıcı olduğu durumlarda gebelik oluşumunu önleyici veya erken dönem düşüklere neden olabilen etkileri mevcuttur.
- Myom mevcudiyetinde oluşan gebeliklerde gebelikte artan hormonların da etkisiyle hızlı büyüyebilmekte ve erken doğumu
- Vajene doğan myomlarda vajinal doğumda zorluklar veya ilişki sonrası kanama şikayetleri oluşabilmektedir.
Myomlar hangi bölgelerde bulunabilir?
Myomlar rahim kas doku kaynaklı olduğu için rahmin kas dokusundan kaynak alarak her noktaya doğru büyüme gösterebilirler. Myomların lokalizasyonuna bağlı olarak şikayetler değişmekte ve tedavi şekli değişiklik göstermektedir.
Myom oluşumu açısından risk faktörleri nelerdir?
- Erken adet olma yaşı uzun süreli östrojen maruziyeti nedeniyle myom gelişmesi açısından risk faktörü olarak değerlendirilmektedir.
- Uzun süreli progesteron kullanımının myomdan koruyucu olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle yumurtlama problemi olan kişilerde progesteron sentezinde problemler olabilmesi sebebiyle uzun süreli östrojen maruziyetine bağlı olarak myom gelişimi ortaya çıkabilmektedir.
- Obezite durumunda özellikle yağ dokusundan östrojen sentezi artması ve ovulasyon (yumurtlama) problemleri nedeniyle progesteronla östrojenin dengelenememesi sonucunda myom gelişiminin ortaya çıkabileceği çalışmalarda saptanmıştır.
- Özellikle sağlıksız beslenme, sedanter yaşam, uyku problemleri, kalitesiz yağ tüketimi, d vitamini eksikliği ve alkol tüketimi myom oluşumunda risk faktörü olarak bulunmuştur. Yine kronik stres maruziyeti de vücutta hormonal aksta bozulmayla ilişkili olarak myom gelişimi açısından risk faktörü olarak saptanmıştır.
- Hormonal problemlerde sıklıkla gördüğümüz genetik geçiş durumu, myom için de risk faktörü olarak bulunmuştur.
Myom tanısı nasıl konulur?
Sıklıkla jinekolojik ultrasonografinin eşlik ettiği muayene sayesinde tanı konabilmektedir. Lokalizasyonu belirlenebilmektedir. Daha önce tanı almamış ve ilk muayenede boyutları çok büyük saptanan myomlarda ileri tetkik ihtiyacı olabilmektedir. Sıklıkla Manyetik Rezonans görüntüleme yöntemi yardımcı olmaktadır.
Hızlı büyüyen myom görünümlü kitlelerin altından sarkom dediğimiz kötü huylu kitleler çıkabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle takip uygun görülen kişilerde takip süresi ihmal edilmemelidir.
Myomların tedavisi neye göre belirlenir? Herkese cerrahi gerekli midir?
Myomaların tedavisi pek çok faktöre bağlı olarak değişkenlik gösterir.
- Myomun lokalizasyonu (bulunduğu bölge)
- Kişinin şikayetinin olup olmaması
- Myomun boyutu
- Kişinin gebelik beklentisi durumları değerlendirilerek tedavi yöntemine karar vermek gerekmektedir.
Myom tedavi seçenekleri nelerdir?
- Şikayeti bulunmayan veya minimum şikayeti bulunan, gebelik beklentisi olmayan kişilerde takip yeterli olmaktadır. Bu durumda olan kişilerde vücutta östrojen fazlalığı veya progesteron yetersizliği olup olmadığı değerlendirilerek myomun oluşma nedeninin saptanması myomların büyümesini önleyici tavsiyeler önem arz etmektedir. Kök nedene yönelik bütüncül (fonksiyonel tıp) yaklaşımıyla kişilere sağlıklı yaşam önerileri yarar sağlamaktadır. Gerekmesi halinde biyoeşdeğer hormon desteği ile östrojen fazlalığı neticesinde oluşmuş olan myomun büyümesi yavaşlatılabilmektedir.
- Gebelik beklentisi olmayan menopoza yakın yaşlardaki kadınlarda tek şikayetin anormal rahim kanaması olması durumunda hormon tedavileri planlanabilmektedir. Öncelikle rahim içerisinde detaylı bir biyopsi işlemi yapılarak herhangi bir başka patolojii saptanmaması durumunda ağızdan kullanılabilecek hormon ilaçları veya direk rahim içerisine uygulanabilen hormonlu spiral tedavileri myomun büyümesini durdurabilmekte ve kanamayı azaltabilmektedir.
o Hormonlu spiral tedavi seçeneği uygulanacak kişiler mutlaka senelik kontrollerini aksatmamalı ve düzenli meme muayenelerini, takiplerini yaptırmaları gerekmektedir.
- Kişilerde gebelik beklentisi mevcutsa ve eğer rahim içine doğru büyüyen ve rahim boşluğunu kaplayan myom saptanması durumunda histeroskopi işlemi ile myom çıkarılması sağlanabilmektedir.
- Gebelik beklentisi bulunmayan kadınlarda rahim içine doğru büyüyen myom olması durumunda yine histeroskopi işlemi ile vajinal yoldan endoskopik bir kamera yardıyla kavitedeki myomlar temizlenerek aynı zamanda endometrial ablazyon dediğimiz rahim iç duvarın ve kanama alanlarını yakma işlemi uygulanabilmektedir.
- Şikayeti bulunan veya gebelik isteği olan kişilerde gebelik ihtimalini artırabilmek için myomların alınması tavsiye edilmektedir. Laparoskopik yöntemle veya açık ameliyat (sezaryen gibi) (laparatomi) yöntemleriyle cerrahi uygulanarak myomlar çıkarılabilmektedir.
- Rahime giden atardamarların tıkanması (uterin arter embolizasyonu) yöntemiyle de rahmin beslenmesi azaltılarak myomların küçülmesi sağlanabilmektedir. Ancak bu yöntem; myomlar rahim dışına doğru büyümüş ve saplı myomlarsa fayda sağlayamamaktadır.
Myomlar tekrar edebilir mi?
Özellikle cerrahi uygulanmış kişiler de dahi üreme dönemi boyunca hormon maruziyeti devam edeceği için her zaman tekrarlama ihtimali mevcuttur. Bunu önleyebilmek adına yaşam tarzı değişiklikleri danışanlarımıza mutlaka önermekteyiz.